Gördüğü ne varsa...

24 Kasım 2008 Pazartesi

Antalya'ya yapılan çalışmalar...

18 yıllık hayatımın 15'ini Antalya'da yaşamış, Şehircilik ile ilgilenen birisi olarak kente yapılanlardan bazen memnunum, bazen de utanç duyarım.

Antalya için yapılan raylı sistem projesi her ne kadar güzel olsa da Şarampol'den Ali Çetinkaya'ya olan bölümde işler değişiyor.
Şehrin en önemli arterlerinden olan bu kısım maalesef bu çalışmalar nedeni ile teker şeride indirilmiş ve Antalya araç trafiği için kapanması zor bir yara açmıştır.
Bir çok kez bu tıkanıklığın olmaması için Metro önerilse de Menderes başkan onlarca milyon lira tasarruf uğruna kolay yolu seçmiştir. Oysa Menderes Türel'in yaptığı bu hata ileriki yıllarda Antalya trafiğini kangren etmekten başka bir işe yaramayacaktır.


100.Yıl Spor tesislerinin yerine yapılan Stadyum ve Spor salonu'na da Antalya'nın ihtiyacı vardı. Yine de 100. Yıl yerine Kepezüstü, Masadağı ya da Üniversite civarlarına yapılmış olsa idi rant ve çevre sorunları ile fazla uğraşılmazdı.
Şu an için mevcut olan Atatürk Stadı, UEFA standartlarında bir stadyum olmaktan çok uzak bir yapıya sahip. Mardan Stadı da sadece Kundu'da konaklayan turistlerden başka kimsenin işine yaramayacaktır.
Ayrıca Antalya üzerinde 5000'den yüksek kapasitede bir spor salonu bulunmamaktadır. Bu nedenle 100.Yıl'da yapılan yeni tesislerin önemi küçümsenmemelidir.

Ek olarak tesislerin yanına planlanan gökdelen projesi asılsız olsa da olmasa da çevre binalar ile uyumlu olması için 100 metre'den yüksek yapılamayacağı büyük olasıdır. Şu anki en yüksek bina olan 82 metrelik Pınarlar Sitesi ile karşılaştırınca Antalya yeni bir sembol kazanabilir. 40m'lik Yivliminare, 70m'lik Eski Otogar ve Eski İl Özel İdare gibi. Bir büyükşehir olarak Antalya'nın gökdelenlere ve bu tür yapılaşmalara uygun bir semte ihtiyacı vardır.

Antalya'nın geniş yolları



Eskiden Çevre Yolu işlevini gören Gazi Bulvarı (D - 400),
Kepezüstü'nden Otogar'a giden Antalya Bulvarı (D - 650),
Otogar'dan Konyaaltı'na uzanan Dumlupınar Bulvarı (D - 650, D - 400),
ve Havalimanı'na, Serik'e, Alanya'ya götüren Serik Caddesi (D - 400)...

Bu 4 yerin ortak tarafı 100'er metre genişliği ve toplam 10'ar şeritli olmaları ile Antalya içindeki en geniş yollardan olmalarıdır. Bu nedenle Antalya şehri için hayati ve sembolik önem taşımaktadır.



Ne yazık ki son 5 yılda yapılan köprülü kavşak ve raylı sistem çalışmaları, bu bulvarların görünümünü bozmuş ve Antalya'ya yakışmayacak bir hale getirmiştir.

Oysa bu yolların 900 binlik Antalya Şehri için önemi büyüktür. Gerekli çevre düzenlemeleri ve örnek yapılaşmalar ile bu yollar tanıtım ve Turizm için şehre prestij kazandıracaktır. Bu yollardan sorumlu olan Karayolları Genel Müdürlüğü ile Antalya Büyükşehir Belediyesi gerekli çalışmalara hız kesmeden başlamalıdır.

22 Kasım 2008 Cumartesi

Flickr

This is a test post from flickr, a fancy photo sharing thing.

Yani artık bundan sonra Flickr'a koyduğum her yeni fotom buraya işleyecek :)

Rahatsızlık duyanlar için oylama açar, silerim. Halihazırda bir uygulama varken bu icraatımın fuzuli göründüğünü kabul ediyorum.

1-2 hafta öyle kalsın da, eğer olmadıysa kaldırırım.

22 Ekim 2008 Çarşamba

Altın Portakal: Hangi şehrin?

Altın Portakal Film Festivali;

Nerede yapılıyor: Antalya

Kimin tarafından: Antalya Büyükşehir Belediyesi, AKSAV

Reklamları nerede çekildi: İstanbul

Medya Sponsorları nereli: İstanbul

Ödül alanlar nereli: İstanbul

Parası kime gidiyor: İstanbul

Namal abla nereli: İstanbul

Antalyalı sponsor var mı: YOK!

Yorum sizin...

20 Ekim 2008 Pazartesi

Son 2 ayda...

Baya iyi geçti (mi acaba?)

Malum, okullar açıldı, hadronlar çarpışırken dünyayı yok etmemeyi başardı, deviantArt'tan Antalyalı arkadaşlarımın Olympos'u gezmelerini sağladım.

Anlaşamadığım kızlar oldu, eşofman kavgası, dokunma kavgası, serviste yer kavgası etmek zorunda bıraktılar maalesef... Onların başlatmalarına rağmen hepsinden özür diliyorum.

Bayramda Bandırma'ya gitmek isterken yer azlığından Olympos'ta Annemin çatısı kısmen yanmış yerinde çalışıp, diskoda eğlenip, Sütlü kakao izleyerek Olympos'ta eğlenceli bir sürgüne itildim. Son gün Kemer'e gidip fotoğraflar çektim, Annemin verdiği 100 lira ile; Kemer'deki bir İtalyan lokantasında kapalı pizza yedim, Kamerama tripod aldım, Kemer'de gezip tozduktan sonra Çamyuva-Göynük'te oyalanmış bir otobüsle Antalya'ya gittim. Otobüste yalnızken Çamyuva'ya kadar yanımda oturan Rus abla yoğun strese karşı kendimi biraz olsun iyi hissettirdi. (Hayır kardeşim, onunla konuşmadım çünkü i*** değilim. Normalde rusları sevmezdim ama Irkçılıktan vazgeçtim. Minibüste yanıma oturanı da severim ama normalde tek kişilik yerde otururum. Yalnız takılırım.)

Bu arada Kemer'deki saatler 90 lira'dan başlayan fiyatlar ile, ÇOK KAZIK! Turizm mi yapıyorlar, vatandaş mı soyuyorlar belli değil, almadım o kazıkları. Tek istediğim sade bir Analog saatti ya..

Herneyse, Otobüs Antalya'ya varınca Migros'ta durdum. Orada akşam yemeğimi tonbalıklı pizza yiyerek geçirdim. D&R'da 2 albüm aldım (Yasemin Mori - Hayvanlar, Pinhani - Zaman Beklemez). Migros'tan sonra yeni yapılan üstgeçitle karşıdaki lunaparkta giderek bayram eğlencesi tatmaya çalıştım. Acı sosu dilimi yakmadan bardakta mısır yedim, dönüşte macun tattım.

Ve bütün bunlar 60 lirama mal oldu. Ben bu kadar savurgan değildim ya...

Herneyse, piçkart'a (Piç çünkü o kazığın piç maskotunun adı belli değil) muhtaç olmadan gecenin 23'ünde 2km'lik mesafeyi yürüyerek eve döndüm. 70+105 kuruşumu kurtardım hiç değilse...

Bayrama kadar 3 gün geçindim, Antalya içine fotoğraflar çekmekle uğraştım durdum.

Tatilden sonraki okulun ilk gününden sonra dershaneye başladım, memnunum.

Bu haftasonu da dedemler geldi, bayramda ben gelemeyince onlar geldiler yine.

Bir süpriz: Antalya İl Özel İdare Binası'nın içine girerek fotoğraflar çektim :D dershanedeki 2 saatimi bunun için feda ettim. Ama o kadar da çabuk dağıtmayacağım resimleri.

Neyse, Artık Antalya Kent Müzesi'ne de üyeyim, ilk katkımı davetiye hazırlayarak verdim. Devamı gelecek bunların.

Şimdi Yürütülüyor: Hande Yener - Apayrı, Ertuğ - Hayatım/A1, MvÖ, Gripin, Pinhani, Yüksek Sadakat, Bertuğ Cemil, Yüksek Sadakat, Mercan Dede vs... rastgele çaldırıp 1,4 kat hızlı dinliyorum.

24 Ağustos 2008 Pazar

Uyku...

Bundan sonra her gün 21:00'de uyuyacaksın!

Bu diktayı 8 yaşımda duyduğumdan beri uyku ile aram iyi olmamıştır.

Genelde geç saatlerde uyumayı seven biriyimdir. Sevdiğim bir TV şovu, web sohbeti, disko, yolculuk için uykumu feda ederim.

Asıl sorun: ne kadar uyuyacağım?

Yenidoğanlar gününün 16-20 saatini uyuyarak ayırırlar. İlkokula yeni başlayan öğrencilerin günde 10-12 saat uyuması gerekmektedir. Reşit olduğunuzda 6-8 saatlik bir dinlenme size yeterlidir. Ancak yaşlanıp dede, nine olduğunuzda daha fazla uyumaya gereksinim duyarsınız.

İlkokulda iken tek tedrisatlı sistem sayesinde 22:00-24:00 arasında yatar, saat 07:30'da uyanırdım. Kızkardeşim çift tedrisat nedeni ile Sabahçı iken 21:00'de, Öğlenci iken de 24:00-02:00 saatlerinde uyuyordu.

Şimdi bu mesajı okuduktan sonra çoğunuz "Ah keşke Öğlenci olsaydım" diyecektir. Ama okulunuz, işiniz buna izin vermez.

İlkokul son sınıfta her sabah 07:20'de uyanır, gazetemi alır, kahvaltımı yapar okula giderdim. Yazın daha rahattı. 3:00-5:00 arasında uyuyup 09:00-12:00 arasında uyanırdım. Tabi ne kadar geç uyanırsam o kadar kötü üzülürdüm, halen de üzülürüm.

Asıl işkence Lise'de başlamıştı. Düz lisedekilerin baskısı yüzünden 7:00'den geç yataktan kalkmam felakete yol açardı. Lise'nin saat 8:00'de başlayan ilk ders saati 8 yıldır alıştığım uyku düzenime resmen darbe yapmıştı.

İlkokuldan daha erken eve dönebilmeme karşın kalan 8 saatlik zamanımın yetersiz kaldığı oluyordu. 10 kadar web sitesine üyeliğim ve yapmam gereken ödevler karşısında bu yıl ÖSS'ye hazırlanırken halim n'olur, Allah muhafaza.

Geç uyumayı sevdiğimi söylemiştim ya, Sırf aşık olurcasına hayranı olduğumla sohbet için 4 saatimi feda ettiğim, Annemle büyümemi sebep ederek kavga ettiğim, Hüso denen bir geek'ten hack tehditleri aldığım, internetime süre sınırlaması getirildiğim bile olmuştu. Tabi Hüso'nun hack tehditlerinin de düzeni sağlamakta faydası oldu. Bu yıl yine yapmanı istiyorum Hüso. 22:00-23:00 arasında olsun, haftasonlarıma hiç karışma.

Şu anki durumumu sorarsanı: Bu gece HİÇ UYUMADIM! Ancak dün gece akşamdan beri toplam 15 saat uyudum. Bu ikindiden sonra 20 saatliğine uyumayı düşünüyorum. Zamanla günlük tempoma ayarlayarak okula hazırlanmam gerek. 23:30-06:30 arasında uykuya vakit ayırmalıyım.

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Türkiye Turu.

Ehliyet alıp, derse çalışıp ÖSS'ye girdikten sonra annemin arabası ile Türkiye'yi gezmeyi düşünüyorum.

Fotoğraf makinemi, yeni alacağım dizüstümü, köpeğimi alıp Antalya'dan başlar, şu yerleri gezerim;
Başlangıç: Antalya
İlk gün: Manavgat - Alanya - Konya - Mersin
2. gün: Adana - Pozantı - Kayseri
3. gün: Ankara
4. gün: İstanbul.
5. gün: Çanakkale - Bursa. Sonra dedemlerin, halamların yanında Bandırma'da bir süre dinlenirim.
Mola sonrası
6. gün: İzmir.
7. gün: Kuşadası -Bodrum-Marmaris
8. gün: Burdur - Isparta - Eğirdir
9. gün: Antalya (Bitiş)

Tamam sadece batı illeri var. Belki ileride rotayı genişletir, Doğu'ya da, Karadeniz'e de giderim. Harita üzerinde incelerim.

5 Ağustos 2008 Salı

Merhabalar...

Evet... test 1 2...

Tamamdır, Opera Blog'un işlevsel olmadığını düşündüğümden blogger'a kaydoldum. Artık bundan sonra aklıma geleni veya bulduğumu yazacağım.

Künye ve telif hakları

Test 1, Yayın 0